simkart 200dinar
otobüs bileti 60 dinar kontrol yok tek bilet ile gezilebilir
siyah bira , rakija içilebilir
Tarihe bir yolculuk ve harika günbatımı manzarası yakalamak için Belgrad Kalesi, şehrin ortasında nefes alarak dinlenebileceğiniz yemyeşil bir alan olan Kalemegdan Parkı, araç trafiğine kapalı olan ve İstiklal Caddesi’ni aratmayacak güzellikte Knez Mihailova Caddesi, buluşma noktası ve ulaşım merkezi olan Trg Republike (Cumhuriyet Meydanı), ilginç tarihi ve çevresindeki tarihi yapılarla Taşmajdan, birbirinden ilginç icatları barındıran Nikola Tesla müzesi ve oldukça zengin koleksiyonu ile milli müze Belgrad’ın mutlaka görülmesi gereken yerlerindendir. Birbirine yakın konumları sebebiyle hiç bir detayı kaçırmadan bütün bu yerleri aynı gün içinde yürüyerek ziyaret edebilirsiniz.
Belgrad Gezilecek Yerler
Belgrad Kalesi
Kalemeydan, Belgrad Kalesi
Kalemegdan Parkı, Belgrad
Sava ve Danube nehirlerinin birleştiği alandaki tepede bulunan Belgrad kalesi şehrin en önemli kültürel ve tarihi yapısı olmanın yanında Belgrad’ın en güzel ve büyük parkına da evsahipliği yapar. 19. yüzyılın sonlarına doğru park olarak düzenlenen, Belgrad kalesini çevreleyen geniş plato Kalemeydan Parkı olarak adlandırılmaktadır. Belgrad’ın ana askeri üssü olarak hizmet veren kalenin çevresindeki plato düşmanı gözlem altında tutmak ve savaş sırasında gerekli hazırlıkların yapılması amacıyla kullanılmıştır. Belgrad kalesini çevreleyen platonun adı Türkçe “kale” ve “meydan” kelimelerinin birleşiminden gelmektedir.
Kalemeydan, 1. Dünya savaşından önce, halen varlığını sürdüren taş merdivenlere kadar genişletilmiştir. Taş merdivenlerin önünde bulunan zemin 1929 yılına kadar herhangi bir bakım yapılmadığı için tamamen bitki örtüsü ile kaplanmıştır. 1931 yılında park “Yüksek Kasaba”ya kadar genişletilmiştir. Parkta yürüyüş yaparken kültür ve halk için önemli kabul edilen bir çok ünlünün heykeline rastalamak mümkündür.
Günümüzde Kalemeydan parkı askeri müze, Cviyeta Zuzoric sanat merkezi, kültürel heykellerinin korunması için şehir enstitüsü, hayvanat bahçesi, çocuk parkı, bir çok spor alanı, restoranlar ve daha bir çok yapı ile farklı etkinlikleri bünyesinde toplamaktadır.
Kale gün içinde ziyarete açık ve giriş ücretsizdir. Kalede bulunan tarihi yapılar oldukça iyi korunmuş, restore edilmiştir. Nehir tarafında bulunan geniş teras Sava ve Danube nehirlerinin ve şehrin panoramik görüntüsü özellikle gün batımında harika fotoğraflar çekilmesine olanak sağlıyor.
Knez Mihailova Caddesi
Knez Mihailova Caddesi, Belgrad, Sırbistan
1870 yılında şehir yöneticileri tarafından Ulica Kneza Mihaila adı verilen caddenin tarihi Roma dönemine kadar uzanmaktadır.1870′lerin sonlarında inşaa edilmiş bir çok tarihi binayı, alışveriş merkezlerini, restoran ve kafeleri barındıran, araç trafiğine kapalı, Belgrad’ın en eski ve değerli heykelleri ile yasalarla koruma altında bulunan Knez Mihailova Caddesi Belgrad’ın en canlı merkezi konumundadır. Caddenin bulunduğu alan Osmanlı döneminde bahçelerle bezenmiş sokaklar, çeşmeler, camiler ve dükkanlar ile oldukça önemli bir merkez konumundaydı.
19. yüzyıl ortalarında Knez Aleksandar Karadordeviç’in bahçesi caddenin yukarı kısmında yer almaktaydı. 1867 yılında Emilijan Josimoviç tarafından Belgrad şehir planlaması kapsamında cadde yeniden düzenlendi ve bugünkü haline kavuştu. Belgrad’ın en ünlü zengin iş adamları, politik çevresi caddede inşaa edilen evleri satın alarak burada yaşamaya başladı.
Srpska Kruna Hoteli, Knez Mihailova No: 56, Belgrad’ın en modern hoteli olarak romantik tarzda 1869 yılında inşa edilmiştir. Günümüzde Belgrad Şehir Kütüphanesi olarak kullanılan bina 1945 ve 1970 yılları arasında Sırbistan Ulusal Kütüphanesi olarak kullanılmıştır.
Marko Stojanoviç’in Evi, Knez Mihailova No: 53-55, Rönesans mimarisine sahip bina 1889 yılı civarında avukat Marko Stojanoviç’in evi olarak inşa edilmiştir. 1937 yılında Güzel Sanatlar Akademisi olarak kullanılan bina günümüzde Akademi Galerisi olarak hizmet vermekte.
Balkan Evleri Bloğu, Knez Mihailova No: 46, 48, 50, 1870li yıllarda geleneksel Balkan tarzında inşa edilmişlerdir. Üç binadan oluşan bloktaki her ev aynı amaçla tasarlanmıştır, romantizm ve rönesans:
Hristina Kumanudi’nin Evi, No: 50; Kneza Mihaila ile Dubrovaçka caddelerinin kesiştiği köşede 1870 yılında inşa edilmiştir. Bir süre Fransız-Sırp bankasına evsahipliği yapan bina günümüzde Belçika ve Büyük Britanya konsolosluğu olarak kullanılmaktadır.
Kristina Mehana, No: 48; Krstiç kardeşlerin aynı isimle açtıkları otelin yönetimi olarak hizmet veren bina aynı zamanda meclis binası kurulana kadar şehir meclisine de evsahipliği yapmıştır.
Veljko Savivç’in Evi, No: 46; 1869 yılında dükkanların ve evlerin bulunduğu bina olarak inşa edilmiştir. Günümüze kadar orjinal görüntüsünde bir çok değişiklik yapılmıştır.
Knez Mihailova Caddesinin başlangıcı | Belgrad
Sırbistan Bilim ve Sanat Akademi Binası, Knez Mihailova no: 35, Dragutin Dordeviç ve Andra Stevanoviç’in 1912′de hazırladıkları akademik tarza sahip mimari plan doğrultusunda 1923-1924 yılları arasında inşa edilmiştir. Binada Belgrad’ın en zengin Akademi Kütüphanesi, Sırbistan tarihine ait çok sayıda dökümana sahip Akademi Arşivi, giriş katında Akademi Galerisi, çok özel edebiyat salonu, kitap ve antika dükkanları bulunmaktadır.
Nikola Spasiç’in Evi, Knez Mihailova no: 33, Belgradlı tüccar Nikola Spasiç’in evi olarak mimar Konstantin Jovanoviç tarafından rönesans tarzında 1889 yılında inşa edilmiştir.
Nikola Spasiç Pasajı, Knez Mihailova no: 19, 1912 yılında resesyon tarzında inşa edilmiştir.
“Grçka Kraljica” Restoranı, Knez Mihailova no: 51, Akademizm tarzında 1835 yılında inşa edilmiştir.
“Rusija” Hotel, Knez Mihailova no: 38, 1870 yılı civarında kurulduktan sonra 1920 yılında yıkılmıştır. Günümüzde “Rudnap” şirketinin ofislerine evsahipliği yapmaktadır.
Trg Republike (Cumhuriyet Meydanı)
Trg Republike, Cumhuriyet Meydanı
Trg Republike, “Gradska Kafana” (Şehir restoranı), “Jadran” sineması, Devlet Tiyatrosu ve Sırbistan Orduevi arasındaki alanı kaplayan meydan Belgrad gezilecek yerler arasında en popüler olanıdır.
Meydan günümüzdeki görünümüne 1866′da Stambol (İstanbul) Kapısı’nın yıkımı ve 1869 yılında Devlet Tiyatrosu’nun inşaasından sonra kavuşmuştur. Stambol Kapısı 18. yüzyılda bugünkü Prens Mihailo anıtı ile Devlet Tiyatrosu arasındaki alanda Avusturyalı’lar tarafından inşa edilmiştir. Belgrad’ın hendeklerle çevrelendiği dönemlerde en büyük ve ihtişamlı şehir kapısıydı. Kapının üstünde bulunduğu İstanbul’a kadar uzanan yolun yapımından sonra Stambol Kapısı olarak ismini kazanmıştır.
Günümüzde meydanın çevresinde bulunan çeşitli kafeteryalar, belediye otobüslerinin ilk durakları, müze, tiyatro gibi binaların varlığı ve Knez Mihailova caddesinin yakınında bulunması sebebiyle çoğunlukla buluşma noktası olarak kullanılmaktadır.
Taşmajdan (Taş Meydan)
St. Mark Kilisesi, Tas Mejdan | Belgrad, Sırbistan
Belgrad gezilecek yerler listesinde favori mekanım Taş Meydan’dır. Takovska, Ilije Garaşanina, Beogradska caddeleri ile Kralja Aleksandra Bulvarı arasında bulunan geniş taş meydan sebebiyle bu adı almıştır. Söylentilere göre Belgrad’ta bulunan tüm eski binalar buradan çıkartılan taşlarla yapılmıştır. Taş blokların çıkartılmasından sonra oluşan boşluklar uzunca zaman askeri depo, sığınak ve hatta yaralı askerlerin tedavisi amacıyla kullanılmıştır.
Taşmaydan platosunda 1835 yılında inşa edilen St. Mark Kilisesi 6 Nisan 1941 yılındaki Belgrad bombardımanı sırasında hasar görmüştür. 1909 yılında kurulan ilk Sismoloji İstasyonu günümüzde varlığını halen korumaktadır. Günümüzde meydanın çevresinde St. Mark Kilisesi (1931-1936 yıllarında restore edilmiştir), Rus Kilisesi (1924), Merkez Postahane (1934), “Taşmajdan” Spor Merkezi, “Taş” ve “Metropol Palace” Hotelleri, “Madera” restoranı, Sırbistan Radyo-TV binası, çocuk parkı bulunmaktadır.
Nikola Tesla Müzesi
Alternatif akımı bularak tüm yaşamı kökten değiştiren, Sırp kahramanı olarak kabul edilen Nikola Tesla adına kurulmuş olan müze Belgrad’ın en ilginç müzesi olarak kabul edilmektedir. Tesla’nın birbirinden harika ve ilginç icatlarını barındıran müze turu esnasında rehberin yüksek-frekans osilatörünü açması ile elinde tuttuğu ve hiç bir bağlantıya sahip olmayan floresan tübünün bir anda ışıldaması en garip gösteri olarak oldukça beğeni toplamaktadır. Elinizde bulunan ışıl ışıl floresan tüp adeta Star Wars ışın kılıcı gibi görünmekte.
Milli Müze
Picasso ve Monet’in de aralarında bulunduğu oldukça geniş milli ve Avrupa sanat kolleksiyonunun sadece bir bölümü müzenin 3. katında bulunan sanat galerisinde görülebilir. Sırbistan’ın ilk bayan sanatçılarından biri olan Nadezeta Petroviç’in (1873-1915) çalışmaları da müzede oldukça güzel bir sunuma sahiptir.
Tur Bilgisi
Dönemi: Mayıs – Ekim arası Zamanı: Her Cuma 19:00 ve 20:00 Her Cumartesi 17:00 ve 18:00 Süresi: Bir saat Başlangıç: Belgrad Hayvanat Bahçesi arkasındaki tramvay durağı Dil: Sırpça, İngilizce Ücret: Ücretsiz Koşullar: 25 kişiyle sınırlı tur Kayıt: Turizm Bilgi Ofisi, Knez Mihailova, 5
Tur Bilgisi Dönemi: Yıl boyunca Zamanı: Anlaşmaya göre Süresi: 2-3 saat (Bazen daha uzun olabiliyor) Başlangıç: Cumhuriyet Meydanı (Trg Republic) Dil: Sırpça, İngilizce Ücret: Ücretsiz, Bahşiş kabul ediliyor. Kayıt: www.belgradealtguide.com
Sahil az sahil boyunca yeşil yürüyüş yolu yanında kayalık yerlerden denize giriliyor.
Pazartesi Perşembe ücretsiz şehir turları var.
Sahilden yukarı doğru 15dk yoldan surları ziyaret edin manzaralı
civar adaları ziyaret edin
Üsküp‘e 17 kilometre (yarım saat) mesafede; Treska Nehri’nin üstünde doğa harikası yapay göl ve kanyonun kendisi tam bir huzur noktası.
5000 hektara yayılmış alanda öğrendiğimize göre speleoglar (mağara bilimciler) tadından yenmez karts mağaralarında kendinden geçiyormuş. Bilimsel değil de işin görsel boyutuyla ilgilenen bizler için de sarkıt ve dikitleri yakından görmek için her gün tekne turları düzenleniyor. Ayrıca doğa yürüyüşçüleri bu şahane ortamda kendilerini patikalara bırakıyor, dileyenler de tırmanış gerçekleştirebiliyor.
Yerli kelebeklerin ve kuşların görsel şöleni, güvelerin, birçok börtü böceğin özetle ciddi bir fauranın yarattığı cır cır sesleri, nadir esen rüzgarla birleştiğinde de doyumsuz manzara kulağınıza güzel bir melodi fısıldıyor ve bize yürüyüşün ardına restoranda sandalyelerimize kurulup dinginliğin keyfini çıkarmak kalıyor yavaş ve derin soluklarla.
KANYON MATKA’YA ULAŞIM
Üsküp’ten pazar hariç her gün sıklıkla otobüs seferleri var. Ayrıca Saray ilinden de otobüs bulmak mümkün. Saray’dan taksi ise 1500 dinar civarı yani oldukça uygun.
Matka Gölü’nün tadını çıkarın:Girip yüzemeyiz ancak yanında yürümek, şöyle durup bir bakmak, gölü hissetmek en derin duygularınıza dahi iyi gelecek.
KANYON MATKA’DA GEZİLECEK YERLER
Lokasyonun kendisi başlı başına gezilecek bir yerdir. Yüzlerce alternatif patika yolla derinliklerine inerken kaybolmamaya ve parkurun zorluğuna dikkat edin yeter.
Araçların sizi bıraktığı yolun sonunda tıkılı kalmayın. Mutlaka restoran bölümüne kadar yürüyün. Sonrası size, keyfinize, vaktinize kalmış. Huzurun eşlik edeceği kesin. Klasik cümlelerin en güzeli: Keyfiniz bilir.
St. Andreas Kilisesi ve St. Nicholas Manastırı: Orta çağdan kalma yapılara bakınca insanın doğayla barışık nasıl yaşayabileceğinin önemli örnekleri. Bakar bakar utanırsınız artık.
Romalılar döneminden beri sayfiye yeri olarak kullanılan şirin bir sahil kasabası Petrovaç. Budva'ya bağlı bir plaj aynı zamanda. Budva'dan kara yoluyla 1,5 saat kadar sürüyor, 600 metre civarında kumsal, kırmızı kumu, Venedikliler döneminden kalan kalenin kalıntıları ve masmavi durgun suları ile bölgenin meşhur sahillerinden. Lučice Plajı veBuljarica Plajı plajları da inanılmaz yakın mesafedeki alternatiflerdir. Özellikle Buljarica çok uzun (2200 metre) bir bölgedir.Balkan turlarında Sahil yürüyüşleri, deniz keyfi, huzurlu bir yemek molası gibi seçenekler için uğranılacak
PETROVAÇ'TA GEZİLECEK YERLER
Kasabanın kendisi: Hepi topu 1500 nüfuslu küçücük bir kasaba burası. Tamamını çok kısa sürede gezebilirsiniz.
Petrovaç Sahili: Kumsalı oldukça kaliteli kırmızı kumdan oluşan, 'lezzetli' bir plaj keyfi sunuyor. Güneşin, denizin ve elbet kumun tadını çıkarın.
Civar Şehir ve Kasabalar: Zaten buraya direkt gelmediğinize eminiz. Mutlaka Budva'nın diğer plajlarını ve kasabalarını gezin, kalabalıklık beklentinize göre alternatifler bulabileceğinizi (Daha sakin, daha canlı) unutmayın.
Makedonya‘nın cennet kasabası Ohrid (Türkçe Ohri) için çok güzel bir ifade var, “Cennet yaratılırken bir damla yeryüzüne düşmüştür,
National Park Galicica’da kaybolun: İşte tur şirketiyle seyahatin dezavantajlarından biri. (Bkz: tur şirketi mi bireysel tur mu) Bize nasip olmadı, bu kente kesinlikle tekrar gidiş sebebimiz olacaktır bu milli park. Yeşilin, toprağın ve huzurun iliklerinize işleyeceği bir yer. Hele bizim gibi yeşil fakiri ülkelerin vatandaşları için.
Tatlı suda yüzün: Kıtanın en temiz göllerinden Ohrid Gölü’nün tadını çıkarabilirsiniz. Hem yazın hem de baharlarda yüzmek için çok güzel bir iklim ve su ısısı var. Bir nehir gölü beslerken diğerinin boşaltması sebebiyle doğan doğal devir daime, Makedonların duyarlılığı ve çevreciliği de eklenenince göl hep temiz kalabiliyor.
Plaoshnik’te ayine ya da düğüne katılın: Seyahat takviminize denk gelir mi bilinmez ama bir düğün ya da ayine denk gelirseniz, Hristiyanlık için son derece kutsal olan bu kilisede bir ibadet izlemek paha biçilemez olacaktır.
Gün batımında kaleye: Kale manzaraları ve gün batımı her zaman, her yerde güzel olan buluşmalardır. Burada da öyle hatta ekstrası var. Bir dakika bile düşünmeden ağaçların eşlik ettiği patikayı çıkın ve gün batımına yakın Ohrid Kalesi gezinizi tamamlayarak manzaranın keyfini çıkarın. Yanınızda kim varsa sevginizi paylaşmak için de bulunmaz bir siluet. (Bilet 30 denar olmalı)
Her şeyi yiyip için: Makedon mutfağı bize çok yakın aynı zamanda da özellikle Balkanlar sınırlarında bir evrensellik yer alıyor. Mastika için, ouzo için, rakı için, muhteşem skopsko birası için, et yiyin, balık yiyin, hamur işi yiyin, salata yiyin, bir de bunlara çok çok az para verecek olmanın tadını çıkarın.
Civarlara gidin: Makedonya’da gezilecek görülecek yerler listesinin birçok noktası buraya çok yakın. Burayı merkez yaparsanız ziyaret edilecek birçok yer var. Aşağıda değineceğiz.
OHRİD GEZİLECEK YERLER:
Kasabanın Tümü: Ohrid’te görülecek yerler listemizin tamamını kapsayan şey bu şirin kasabanın kendisi. Hızlıca bir turun birkaç saatte tamamlanacağı, doya doya yürüyüşlerin ve sokak aralarındaki detayların ise birkaç gün boyunca keyif vereceği bir yer burası. Tadını çıkarın.
Plaoshnik Kilisesi: Hristiyanlık için en önemli mabetlerden biri olan kilise Kale yolunun dönüşünde sizi ağırlamaktan zevk duyacaktır.
Ohrid Kalesi: Olması gerektiği gibi yüksek bir tepede yer alan kalenin hem kendisi güzel, hem manzarası. Gidiş geliş yolunuzun farklı olmasını öneririz, şehir merkezinden çıkıp, sahil tarafına doğru inerseniz hem farklı farklı yerler görmüş olursunuz hem de birçok ziyaret noktasını yürüyüşünüze eklemiş olursunuz.
Ohrid Kiliseleri: Malumunuz tüm gezginlerin azıcık abartma huyu Evliya Çelebi’den kalmadır. Çelebi burası için “Yılın her gününe bir kilise düşer” der. Galiba doğru. Söylentilere göre de bu civarda 365 kilise var, sayarsanız bize de iletirsiniz.
Sveti Kliment Ohridski: “Dini kalıntılar ve miraslar” desek kimse bize kızar mı bilinmez ama cami ve kilise öncelikli olmak üzere birçok dini yapının kalıntıları burada ziyaretinizi bekliyor.
National Ohrid Museum – Robevci House: Türk ev mimarisinin Osmanlı döneminden kalan başarılı örneklerini Ohrid’de bulabileceğinizi söylemiştik. Burası da müzeye çevrilmiş.
National Park Galicica: Makedonya ile Arnavutluk sınırında bulunan Galicica Dağı’nın eteklerinde Ohrid ve Prespa gölüne yansıyan doğa manzaralarıyla, 1000′den fazla çiçek çeşidiyle doğayla bütünleşmek ve fotoğraf çekmek için mükemmel bir park.
Sveti Naum: Botla gidiş dönüş 10 Euroya kıyıları geze geze, araçla da karadan alternatif yollarla gidilebilecek, su kaynaklarının temelinde yer alan adacık ve aynı isimli kilise.
Stuga Kasabası: Gölün tam karşısında farklı bir kasaba burası. Burası da bambaşka bir güzellik sunuyor insana. Bu kadar yakınına gelmişken, çarşı pazar ziyareti, kuğuları, gölden doğmuş Kara Drim Nehri’nin güzelliği oldukça davetkar. Vakti olanlara öneririz. (Banka önünden 15-20 dakikada bir dolmuş var, tek yön 40 denar)
Masantır (Bitola): Atatürk’ün mezun olduğu Manastır Askeri İdadisinin de yer aldığı şehir geleneksel Balkan turu rotaları üzerinde yer alıyor. Biz 10 günlük yorucu bir turda ilk kez sabah uyuyup gitmemeyi tercih ettik ama ilginizi çekiyorsa, Makedonya’nın sanayi kenti Bitola aynı zamanda ülkenin en büyük ikinci kenti. (Birincisi Üsküp) Birkaç saat yeterli bir süreymiş.
OHRİD’E NASIL GİDİLİR
Ohri’ye ulaşım nasıl sağlanır, Ohri’ye nasıl gidilir diyenlere uçak seçeneği sunamayacağız henüz. Ohrid Havalimanı var hem de TAV tarafından yapılmış ama düzenli uçuş bulmak sıkıntılı. Ulaşım sayfamızdaki bilet kıyaslama sitelerini kullanarak şansınızı deneyin ama zor. Tiran veya Üsküp’e uçup oradan otobüsle geçmek en mantıklısı. Ohrid’e yakın yerlerle arasındaki mesafeleri vermek isteriz:
Arnavutluk’un başkenti Tiran Ohrid arası mesafe, 135 km ve 2 saat. (Geze geze, dura dura Elbasan ve Struga üzerinden hem de)
Başkent Üsküp – Ohrid arası: 173 km, 2 buçuk saat; (Otobüsle 3,5 saat kadar ve 450 denar tek yön, gidiş dönüş 680 denar) Üsküp’ten ortalama her saat rahatlıkla otobüs bulunur.
Ohrid – Struga arası: 16 km ve araçla 15 dakika,
Elbasan – Ohrid arası 1,5 saatten az sürüyor ve 95 km. (Struga üzeri)
Ohrid – Bitola (Manastır) arası 70 kilometrenin altında ve 1 saat kadar sürüyor.
Dubrovnik Adriyatik boyu uzanan Hırvat sahillerinin en özeli, en güzeli, doğal olarak en turistik noktası.Dubrovnik’e giden arkadaşlarımız, geleneksel abartmalar ve yalanlar gibi bu şehrin ne güzelliğini, ne tarihi boyutunu ne de olağan dışı mimarisini anlatıyorlardı.Varsa yoksa gece hayatı ve sahil keyfi ile sınırlı biliyorduk. ehre girer girmez zeminden tavana, binaların duvarlarından çatılarına kadar beyaz, serin ve estetik değeri çok yüksek bir taş cenneti sizi karşılıyor. Nispeten geniş bir sokağın etrafındaki daracık sokaklar paralel bulvarlara bağlıyor bu kale kenti ve ana yola sadık kalırsanız kendinizi limanda buluyorsunuz. dubrovnikcard ile müze ve ulaşım bedava plajlara gidin
Deniz mahsülleri yiyin: Deniz şehri olmanın zenginliğini Balkan ülkesi olmanın ucuzluğuyla birleştirmiş kent tipik Akdeniz mutfağının başarılı örneklerini sunuyor. Şarapları kaliteli ve bu kadar turistik bir şehir için fiyatı oldukça makul. Ayrıca ciddi bir İtalyan mutfağı ile pizza kültürü de Taflan gibi deniz mahsulü yiyemeyenler için seçenekler sunuyor. Deniz ürünlerini sadece balık çeşitlerinden ibaret görmeyin oldukça zengin kabuklu hayvancağız menüsü de sofrada.
Denize girin: Mevsim müsaitse deniz keyfi için tertemiz bir su bizi bekliyor. Mayoları çantaya koymayı unutmayın.
Sokaklarda kaybolun: Zaten başaramayacağınız kadar küçük bir bölge Stari Grad. Bunun huzuruyla kaybolmak, ara sokaklardaki küçük dükkanları ziyaret etmek inanılmaz mutlu edecektir sizi.
Kotor - Budva gibi sürprizler için zaman ayırın: Vaktiniz varsa gerek Hırvatistan içindeki yakın şehirlere, gerekse komşu Karadağ’ın enfes güzellikler sunan bölgelerine bir seyahat planı yapın. Hırvatistan dışındaki tüm yakın ülkeler bize hâlâ vizesiz.
Adalara gidin: 1000′in üzerindeki irili ufaklı ada Hırvat sahillerinde yer alıyor. Birkaç ekstra lüks olanı hariç hepsi turizme açık ve görülmeye değer. Zevkinize uygun olanlarıyla ilgili turizm infobürolarından ve yerel insanlardan fikir alarak günübirlik turlar yapın
DUBROVNİK’TE GÖRÜLECEK YERLER
Şehir 4 bölgeden oluşuyor. Hepimizin taşlar içindeki bildiği kısım Stari Grad. (Old city kısmı da diyebiliriz) Zamanımızın çoğunu burada geçireceğiz. Otellerin yığıldığı bölgeler Lapad ve Babin Kuk. Şehrin liman kısmı da Gruz ismiyle anılan bölge.
Stari Grad kısmına şehrin kapılarından (ana kapının adı Pile) girdikten sonra ayrılacak 2-3 saatlik zaman her şeyi görmek için yeterli. Ancak şehrin ruhu, sizi üzerinde yuvarlanmaya davet eden taş sokakları, liman kısmında yenilecek enfes deniz mahsullerinden oluşan bir öğün işin içine eklendiğine o iki üç saatlik ihtiyaç 2 güne çıkabilir. Stradun Caddesi büyük ana cadde. Etrafında da tüm şehir dar sokaklarla plansızca koşuşturmamızı bekliyor. Başarabilirseniz kaybolun diyeceğiz de üç paralel caddenin toplam alanında herhalde bir köşeden seslensek diğer köşeden arkadaşımız duyar bizi… Bir süre sonra Dubrovnik’te sadece oturup kenti dinlemek isteyebilirsiniz, bunun için zaman ayırın ve Adriyatik’in sevimli esintisinde tarihi şehrin tınısını dinleyin.
Sponza Sarayı: Dubrovnik’in en haşmetli yapısı Gotik Rönesans mimarisinin önemli eserlerindenmiş. Taş şehre uyumuyla biz ziyaretçilere görsel bir zevk veren bina aynı zamanda konser ve sergilere de ev sahipliği yapıyor.
Franciscan Manastırı ve Tarihi Eczane: 14.yy’dan kalma Barok mimari Manastır, dehlizleri, kilisesi, müzesi ve 1317 yılından beri hizmet veren eczanesiyle şehrin bulunmaz dokusunun tam ortasında.
Lovrijenac Kalesi ve Şehir Surları: Hem üzerinde yürümek hem de yukarıdan bu tablo gibi şehri ve Adriyatik’i görmek için 2 kilometrelik bir parkur sunuyor size. Geze geze kaleye ve liman bölgesine de ulaşırsınız. Mutlaka bu yürüyüşü yapın.
War Photo Ltd; Savaş Fotoğrafları Sergi Merkezi: Sabit bir sergi olarak tarihin en acı fotoğraflarına ev sahipliği yapan müze bize denk gelmedi ama geçici organizasyonlara da ev sahipliği yapıyormuş. Detaylı bilgi için tıklayınız. Ayrıca; Onofrio’nun Çeşmeleri, eski şehrin hemen devamındaki Dubrovnik Limanı, Aziz Ignatius Cizvit Kilisesi, merkeze en yakın koy olan Lapad Koyu, Roland’ın Sütunu ve Çan Kulesi ve iki kez yıkılan üçüncü hali ayakta kalmış Rektörler Sarayı da Dubrovnik’te görülmesi gereken yerler listesinde.
Karadağ’ın sahil şeridinde uzanan, Budva’ya 8 km uzaklıktaki Adriyatik kasabası ve bu kasabanın kale misali yarım adası. Yarım adanın kendisi şuan komple bir otel ve ne yazık ki müşteri dışı ziyarete kapalı, sadece lüks turizme hizmet ediyor. Ancak ana karanın sahili halka açık. Budva‘dan yarım günlük deniz kaçamağı yapmak ve gezmek için iyi bir seçenek olabilir. Gün batımının adaya bıraktığı son ışık dokunuşu, masmavi deniz ve yemyeşil kara ile birleştiğinde Nazım’ın aradığı güzelim resim olmasa da, ona yakın bir mutluluk fotoğrafı ortaya çıkabilir. Budva‘dan sürekli dolmuşlar var kişi başı 1,5 Euro.
Budva, eğlencenin, deniz kum güneş birlikteliğindeki tatil anlayışının, kültürel bir mirasla birleşmesiyle, konuklarına verimli bir rotaya gelmenin mutluluğunu sunuyor.
Deniz keyfi yapın: Balkan turları’nın önemli noktalarından olan Budva, öyle çok anlatılacak bir şehir değil. Muhteşem suların, tertemiz plajların ve güneşin tadını çıkarın istediğiniz kadar deriz.
Tek bir plaja takılmayın: Hem kum zemin, taş zemin farkı sebebiyle hem de kalabalıklık – sakinlik tercihi nedeniyle Budva birden çok plajı denemek için çokça seçenek sunuyor. Hem merkezdeki, hem de biraz mesafedeki tüm alternatifleri denemenizi öneririz.
Old Town’ı gezin: Stari Grad diye de söyleyebileceğimiz şehir merkezi Orta Çağdan kalan ve neredeyse tamamı korunmuş mimarisi, dar sokakları, güzel insanları ile kısa bir yürüyüş keyfi ve keşif için şahane bir bölge. Denize takılıp kalıp gezmeyi unutmayın. Akşamının da ayrıca güzel olduğunu hatırlatmak isteriz. Taksiden korkmayın: Budva’da havalimanı, tren garı yok. Şehir içi ulaşım da oldukça sınırlı. Taksi ise bu kadar turistik bir yere göre bedavaya yakın. Açılış 1 Euro ve kısa mesaferlerde ekstra yazmıyor. Birçok rota için taksi kullanabilirsiniz.
Budva gece hayatına dalın: Bu kadar turistik bir yer olmasının da katkısıyla belki de gece hayatı çok renkli ve seçenekli. Her zevke hitap eden eğlence mekanlarını deneyin, eğlenin, seyahatinizin tadını çıkarın.
Taş sokaklarda kaybolun: Bizim ülkemiz gibi bu tarz bir mimariye sahip olmayan insanlara ekstra zevk verdiğini düşünsek de eminiz herkes için güzeldir taş sokaklar. Kaybolun. Zaten küçücük bir yer, koşuşturun, doyasıya tadını çıkarın bu güzelliğin.
BUDVA’DA GEZİLECEK YERLER
Stari Grad (Old Town): Şehrin kalbi. Minyatür -ve daha eğlenceli- Dubrovnik olarak anılan korunmuş bölge gündüzyeme-içme ve alışveriş için, gece de eğlence için konuklarına hoş dakikalar sunuyor.
Budva Kiliseleri: Old Town’un içinde bulunan, Church of John the Bapdist, Church of St Mary of Punta, Church of St Sobe the Sonctified, Church of Holy Trinity gezilesi küçük küçük kiliseler.
Budva Müzesi ve Budva Arkeoloji Müzesi: Biz geç saatlerde şehirde olduğumuz için ikisini de gezemedik, saçma ama ancak birinin önünde fotoğrafımız var. Siz gezerseniz dönüşte yorumlarınızı bekleriz.
St. Nicola Adası: Karadağ’ın birçok adasından Budva’ya en yakın ve meşhur olanı. Git gel tekne turlarıyla ziyaret etmeniz önerilesi noktaların başında geliyor. (Süre 15-20 dakika, gidiş dönüş bilet 3 Euro)
Budva Marina – Budva Limanı: Hem zengin cruise gemileri, lüks yatlar hem de balıkçı tekneleri ile hoş bir marina burası. Hemen şehrin kalbinde oluşu da ziyaret için size vakit veriyor.
Sveti Stefan: Karadağ’ın turistik merkezlerinden, sadece 8 kilometre mesafede bölgenin en meşhur ada-kalesi. Biz ayrı sayfa açtık, mutlaka kısaca göz atınız. Bkz: Sveti-Stefan
Ayrıca; Dancing Girl Statue, Mogren Fortress Ruins, Open Art Studio, The Citadel de vakit kalırsa Budva’da görülecek yerler listenizde olabilir.
Balkan Turumuzda 5-6 saatlik bir ara durağındayız.plajı olmasa da muazzam denizi, tarihi surları, korunmuş doğası, sıcacık insanları, küçük lokantaları ile şehir tamamenUnesco Kültür Mirasları listesinden. Bizce şehrin büyüleyici ana unsuru ise sakinliği diyebiliriz.
KOTOR’DA GÖRÜLECEK YERLER
Tüm Kotor şehrini görülecek yer olarak tek bir kalemde nitelesek size ayıp etmeyiz umarız. Çünkü eğer gittiyseniz her yeri göreceksiniz zaten, öyle birbirinden ayrılan ya da farklı yollarla ilerlenecek büyüklükte bir destinasyon değil Kotor. Eski şehir ve yeni Şehir olarak ikiye ayrılıyor güya, oysa ki ikisini toplasan 4 saatte sakin sakin tamamlanır geziniz. Tadını çıkarın. Görülecek yerlerden ziyade, alternatif olarak yakınlarda gidilecek nereler var onlara bakın deriz biz.
Kaleye çıkın: Uzaktan nefesinizi kesen manzarasına ve surlarına direnin ve soluğunuzun kesilmesine müsaade edin. (Tam bir yürüyüş turu 2-3 saat kadar sürmekteymiş)
Sahilde yemek yiyin: Balkanların genel fiyat skalası malum bütçemiz nasıl olursa olsun çok uygun. Dolayısıyla buralara kadar gelmişken tadını çıkarın, sahildeki üç şirin restorandan birinde basın lüks yemeğinizi yiyin. Lüks dediysek ana yemek 6-8 Euro, bira 1,50 Euro civarı. Mutfak ne yazık ki zayıf, her yer pizzacı.
Sur dışı pazarları gezin: Taze gıda, kuru et, peynir, bal, sebze v.s. öncelikli olsa da hediyelik eşya için de bir sürü seçenek sunan pazarlar hem çekiciliği, hem esnafı hem de fiyatları açısından davetkar.
Stari Grad sokağı ve meydandaki cafelerde takılın: Oturup gelip geçeni izlemek için dahi çok keyifli. Bir kahve için ve bize de uzaklardan bir selam çakın, belki hissederiz. Hatta kesin hissederiz.
Liman şık ve havalı; takılın:Monako‘nun otoparkını gezer gibi buranın da limanını gezmek gerek. Son derece şık deniz taşıtları bize bir nevi boat show sunuyor.
Yakın yerleri unutmayın: Balkan turu sırasında zaten rotanız üzerindedir eminiz ancak hatırlatalım, Budva sadece 30 dakika,Dubrovnik ise 1,5 saat mesafede ve oldukça ucuz ulaşım seçeneklerine sahip.